Birleşik Krallık eski Başbakanı Winston Churchill’e bir soru sormuşlar. Demişler ki, “İngiltere’nin dostu ve düşmanı kimdir?” Bu soruya Churchill‘in verdiği cevap ise “İngiltere’nin dostu düşmanı yoktur, İngiltere’nin çıkarları vardır” ‘ olmuş. İnsanlık tarihinin “Medeniyet” ve “Teknolojide” zirve yaptığı kabul edilen yüzyılımızda, halen çıkarlar söz konusu olduğundan, insanlık ayaklar altına alınıyor.
Devletlerin yönetimdeki koca-koca insanlar, ülke çıkarları için (Para için) terör örgütü uzantıları ile iş birliği yapmaktan onlara ağır silahlarla silahlandırmaktan çekinmiyorlar. İnsanların gözlerinin içine baka-baka, zekâları ile adeta dalga geçerek, sözde mecburiyetler bahane edilerek atılan bu adımlar, bu ülkenin meşruiyetini sorgular hale getirmelidir.
Terör örgütü IŞİD/DEAŞ ile mücadele etmek için meşru ülkeler yerine terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG/PYD iş birliği yapan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), bu yanlıştan ne zaman dönecektir? Suriyeli bu terör örgütü ABD’den altığı ağır silahları Türk Devletine döndürdüğünde, ABD verdiği garantinin çiğnendiğini nasıl bir bahane ile açıklayacak? Söz konusu devlet çıkarları olunca, belden aşağı vurmayı meşru gören yönetimler, kimseyi ikan edemeyecek olan sudan bahaneler sunacaktır.
Burada önemli olan, “Türkiye’nin alacağı tavır ne olacak?” sorusu olmalı. Türkiye, terör örgütünü arkasında kim olursa olsun, sınırlarına veya ulusal çıkarlarına ters düşen, angajman kuralları çerçevesinde, misliyle karşılık vermekten çekinmemelidir. Tıpkı, Başkanlık seçimleri sırasında İslam karşıtı açıklamaları ile dikkat çeken ABD Başkanı Donald Trump, İlk yurt dışı ziyaretini yaptığı Suudi Arabistan‘da Arap dünyasıyla yeni bir sayfa açtığı gibi. Söz konusu 380 milyar dolarlık bir anlaşma olunca ABD Başkanı, ışık hızıyla stratejisini değiştirdi.
Evinde “İslamofobi” görüntü sergileyen siyasiler, dışarıda “İslamsever” görüntüleriyle dikkat çekiyor. Öyleyse benzer stratejiler geliştirmek, doğru Dış politika için çok önemli. Her zaman söylerim devlet, vatandaşına dürüst, adaletli olmalı, dış devletlere ise çıkarlarına uygun politikalar üretmeli. Bu tip örnekleri o kadar çok ki, Dünya’dan, Mars’a kadar yazsak bu mesafe yine de yetmez.
Orta doğudaki ateşi doğru hamlelerle ancak Türkiye söndürebilir. Güvenli bölge çok önemli, Türkmenler’in güvenliği çok önemli, Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmeleri, güvenliklerin sağlanması ve ülkenin yeniden yapılanması çok önemli. Tüm bunlar yapılsa da artık Suriye’yi geri dönüşüm olmayan yola girmiş durumda. Er geç toprakları paylaşılacaktır. Artık bunun görüşmesi gerekiyor. Adımlarımızı da buna göre atmamız azami öneme sahip.