Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin ardından
açıklamalarda bulunan Eğitim Bir Sen 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Meslek kanunu
önemli bir adım olmuştur, ancak beklentilerin tamamını karşılamamıştır. Kanun, ne yazık
ki, ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksundur.” dedi.
Başkan Acar, ele alınması gereken konuları ve kabul edilen meslek kanununun
eksikliklerini tek tek anlattı.
Başkan Acar, Eğitim-Bir-Sen’in toplu sözleşme masasına taşımış olduğu bazı taleplerin
karşılandığına vurgu yaptığı açıklamasında, “Kanun, kariyer basamaklarının yeniden hayata
geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık
sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli
özlük hakları ihtiva etmektedir. Bu yönüyle kanun bu üç konuda öğretmenlerimizin
beklentilerini ve Eğitim-Bir-Sen’in toplu sözleşme masasına taşımış olduğu talepleri
karşılamıştır. Ancak kanun, ne yazık ki, ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek
içerikten yoksundur.” ifadelerini kullandı.
‘ÖĞRETMEN’, ‘UZMAN ÖĞRETMEN’ VE ‘BAŞÖĞRETMEN’
KARİYER BASAMAKLARI GETİRİLDİ
“Kanuna göre öğretmenlik, aday öğretmenlik döneminden sonra ‘öğretmen’, ‘uzman
öğretmen’ ve ‘başöğretmen’ olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılacağını ifade eden Acar
şöyle devam etti, “Aday öğretmenler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonrasında
öğretmenliğe atanabilecek, ki aslında Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe giren 7315 sayılı
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’na göre öğretmen atamalarında güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması yapılması zorunludur. Adaylık süresi bir yıldan az, iki yıldan
çok olamayacak. Bu süre içerisinde zorunluluklar dışında aday öğretmenlerin görev yeri
değiştirilemeyecek. Aday öğretmenler, eğitim ve uygulamadan oluşan Aday Öğretmen
Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak. Aday öğretmenlerden adaylık süreci sonunda Adaylık
Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda başarılı olanlar
öğretmenliğe atanacak. 657 sayılı Kanun’da yer alan hüküm meslek kanununa alınmak
suretiyle adaylıkta aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların
görevine son verilmesi hükmü aday öğretmenler yönünden yeniden ifade edilmiştir. Aday
öğretmenlerden atanma niteliklerinden herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların,
adaylık süresi içinde atanma şartlarından herhangi birini kaybedenlerin, adaylık sürecinde
aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların, aday öğretmenler
için öngörülen Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na mazeretsiz katılmayanlarla bu
program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nca yapılacak değerlendirmede
başarısız olanların görevine son verilecek ve bunlar 3 yıl süreyle öğretmenlik mesleğine
alınmayacak.”
“UZMAN ÖĞRETMENLİK UNVANI İÇİN ŞARTLAR BELİRLENDİ”
Uzman öğretmenlik unvanı için süreci özetleyen Acar şöyle devam etti, “Aday öğretmenlik
dâhil öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunanlardan mesleki gelişime yönelik 180 saatten
az olmamak üzere düzenlenen Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı’nı ve mesleki gelişim
alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış, kademe
ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan öğretmenler, uzman öğretmen unvanı için
yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilecek. Uzman öğretmenlik unvanı için yapılacak yazılı
sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak. Uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti
bulunan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olmayan uzman öğretmenlerden
mesleki gelişime yönelik 240 saatten az olmamak üzere düzenlenen Başöğretmenlik Eğitim
Programı’nı tamamlamış olan ve mesleki gelişim alanlarında başöğretmenlik için öngörülen
çalışmaları tamamlayanlar başöğretmen unvanı için yapılacak yazılı sınava başvuruda
bulunabilecek. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.”
“EĞİTİM ÖĞRETİM TAZMİNATLARI YÜKSELDİ”
Uzman öğretmenler ve başöğretmenler için kazanılan hakları aktaran Acar, “Yüksek lisans
eğitimini tamamlayanlar, uzman öğretmen unvanı için öngörülen doktora eğitimini
tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacak.
Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir
derece verilecek. Halen uzman öğretmen ve başöğretmen unvanını haiz olanlar bu haklardan
yararlanacak. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olanlar, cezaları özlük
dosyasından silindikten sonra uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı için başvuruda
bulunabilecek. Öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarında ilerlemeye ilişkin usul ve esaslar
Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Kanunla, uzman öğretmenlere
ödenen eğitim öğretim tazminatı yüzde 20’den yüzde 60’a, başöğretmenlere ödenen eğitim
öğretim tazminatı ise yüzde 40’tan yüzde 120’ye yükseltildi.”
“ÖĞRETMENLERİN EK GÖSTERGE ORANLARINDA 600 PUAN
ARTIŞA GİDİLDİ”
15 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, öğretmenlerin ek gösterge oranlarında
600 puan artışa gidildiğinin altını çizen Acar şöyle devam etti, “Birinci dereceli kadroda görev
yapan öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmıştır. Ek gösterge, ikinci derecede
bulunan öğretmenler için 3000, üçüncü derecede bulunanlar için 2200 olarak belirlenirken,
dördüncü derece için 1600, beşinci derece için 1300, altıncı derece için 1150, yedinci derece
için 950, sekizinci derece için 850 olacak. TBMM’de kabul edilen kanun, bir meslek kanunu
olmaktan ziyade 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun (adaylık süreci ile kariyer
basamaklarını ve öğretmenliği tanımlayan) 43 ve 45. maddelerinin özüne dokunulmaksızın
yeniden yazılmasından ibarettir. Kanun, bu hâliyle ciddi eksiklikler içermekte; öğretmenlik
mesleğini sadece bazı yönleriyle ele alması, Yükseköğretim Personel Kanunu, Hâkimler ve
Savcılar Kanunu gibi muadil düzenlemelerin çok gerisinde kalmasına sebep olmaktadır.
Kabul edilen ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun eksikliklerine değinen Acar çözüm bekleyen
sorunları şöyle aktardı;
“SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİĞİN KALDIRILMAMASI SORUNLARI DEVAM ETTİRECEKTİR”
Anayasal hakları ihlal ettiği kadar öğretmenler arasında tepki çeken ve kamuoyu nezdinde
yıpratıcı niteliği bulunan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılmasına ve kadrolu
öğretmenliğin esas alınmasına dair bir hükmün kanunda yer almaması, kanunun en büyük
eksikliklerinden biridir.
“ÖĞRETMEN İSTİHDAMINDA MÜLAKAT UYGULAMASI GARABETİ SÜRÜYOR”
Öğretmen adayının mesleki bilgi ve mesleki yeterlik düzeyini ölçmeyi öncelemeyen, adayın
öğretmenlik mesleğine uygunluğunu ve yetkinliğini değerlendiremeyen, öğretmen
yeterliliklerinin ve eğitim-öğretimin niteliğinin artırılmasına herhangi bir katkısı bulunmayan
mülakat usulünün kanunla kaldırılmamış olması büyük bir eksikliktir.
“EĞİTİM KURUMU YÖNETİCİLİĞİ MÜNHASIRAN ELE ALINMAMIŞTIR”
Okul yönetiminin eğitim-öğretim hizmeti ve öğretmenlik mesleğiyle olan zorunlu ve gerekli
bağlantısına rağmen, eğitim kurumu yöneticiliğinin yasal bir statüye kavuşturulma imkânı göz
ardı edilmiş, kanunda eğitim kurumu yöneticiliği ve yöneticilerine ilişkin hükümlere yer
verilmemiştir.
“İSTİHDAMDA GÜÇLÜK ÇEKİLEN YERLERDE TEŞVİK UYGULAMASI KANUNDA YER
ALMAMIŞTIR”
Öğretmen istihdamında zorluk çekilen veya görev sürelerinin ülke ortalamasının altında
kaldığı kalkınmada öncelikli/az gelişmiş bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave tazminat
ödemesi yapılması konusu kanunda yer almamıştır.
“ÖDÜL VE DİSİPLİN HÜKÜMLERİNİN KANUNDA YER ALMAMASI EKSİKLİKTİR”
Öğretmenlik mesleğini ilgilendiren disiplin hükümleri, 657 sayılı Kanun’da yer alan genel
disiplin hükümlerinden farklı olarak meslek özelinde ele alınmamış, (örneğin, 2547 sayılı
Kanun’un 53. maddesinde akademik personel yönünden düzenlenen disiplin hükümlerine
benzer) münhasıran mesleğe özgü disiplin hükümlerine yer verilmemiştir. Bütün meslek
mensuplarını kapsayan, eşit, adil, ölçülebilir ve uygunluk denetimine elverişli, münhasıran
Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının yetkilendirildiği bir ödül ve başarı/üstün başarı belgesi
sürecinin bulunmaması eksikliktir.
“ÖĞRETMENLERİ ŞİDDETE KARŞI KORUYACAK HÜKÜMLERE YER VERİLMEMİŞTİR”
Eğitimi tehdit ve tahdit edecek boyuta varan okullarımızda meydana gelen şiddet olaylarını
önleyecek, eğitim çalışanlarını şiddetten koruyacak hukuki ve idari düzenlemeler bu kanun
kapsamında ele alınmalıydı.
“ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK BİR İSTİHDAM MODELİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİDİR”
Ücretli öğretmenliğin bir istihdam biçimi olmaktan çok emeğin istismar biçimi hâline
dönüştüğü bir ortamda ücretli öğretmenliğin, meslek kanunuyla kaldırılmaması kabul
edilemez. Ücretli öğretmenlik kaldırılmayacak ise arızi durumlar nedeniyle zorunlu bir
istihdam yolu olarak kullanılması da gözetilerek en azından ‘ücretli öğretmenlerin, dengi
kadrolu öğretmenlerin ücret seviyesinde bir aylık ücret almaları ve fiili çalışmaları ne olursa
olsun sosyal güvenlik primlerinin aylık 30 gün üzerinden ödenmesi’ şeklinde, sosyal devlet
ilkesi ekseninde bir düzenleme ne yazık ki yoktur.
“ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN ÖĞRETMENLER DÜZENLEME KAPSAMINA ALINMAMIŞTIR”
Öğretmenlik, sadece kamu kurumlarında icra edilen bir meslek olmamasına, ülkemizde
büyük ölçekli bir özel öğretim kurumları ağı faaliyet göstermesine rağmen, kanun yalnızca
Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarındaki öğretmenler gözetilerek kaleme alınmış, özel öğretim
kurumlarında çalışan veya diğer kamu kurumlarında görev yapan öğretmenlere yönelik hiçbir
düzenleme içermemiştir. Bu yaklaşım, hem eksikliktir hem de ayrımcılıktır.
Netice itibarıyla Meclis’te kabul edilen kanun, öğretmenlerin güncel taleplerinin bazılarını
karşılaşmış olmakla yerinde olsa da, öğretmenlik mesleğini sadece belli boyutlarıyla ele
almakta, öğretmenlerin beklentilerini topyekûn karşılamaktan uzak kalmakta; bir milyonu
aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda
olması gerekenleri kapsamamaktadır. Kanun, bu hâliyle eksiktir ve içeriğinin bir meslek
kanunu olarak adlandırılmaya uygun şekilde öğretmenlerin hak, yetki ve sorumlulukları
ekseninde ilave düzenlemelere ihtiyaç vardır.”