Gemlik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kitap fuarı ‘Gemlik Kitap Limanı’ bugün kapılarını kitapseverlere açtı. Birçok ünlü yazarın katılacağı fuarda onur konuğu olarak sinemacı ve yazar Ercan Kesal yer aldı. Panel öncesi okurlarıyla bir araya gelerek kitaplarını imzalayan Kesal’a kitapseverler yoğun ilgi gösterdi.
Ayşe Dizman moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide edebiyatla ilişkisini çocukluğundan bir hikayeyle özetleyen Kesal şöyle konuştu:
“Aslen Avanosluyum. çiftçilik yapan bir ailenin 4. Erkek çocuğuyum. 3-4 bin nüfuslu bir kasabada doğdum. Kendine yeten bir aileydik. Kasaba koşullarında her istediği olan mutlu bir çocukluk yaşamadım. Yokluk zamanlarında dünya size cehennem gibi gelir. Siz okuduklarınızla bu dünyanın dışında başka bir gerçeklik olduğunu görürsünüz. Avanos’ta o çocukluk yıllarımı okuyarak geçirdim. O dönem Notre Dame’ın Kamburu kitabını okuduğumda çok etkilenmiştim. Bu hikayeyi okuduğunuz zaman Avanos’tan Paris’i canlandırabilirsiniz. Edebiyatın böyle bağışlayıcı bir özelliği vardır.”
‘Edebiyat cehennem içinde cennet sunar’
Okumanın önemine değinen Kesal , “Kitap okumak boş vakitlerde yapılan bir iş değildir. Kitap okumak bu dünyayı size yaşanılır kılar. 2022 yılında insanlar hala savaşıyor. Ne için savaşıyoruz? İnsanlık yeryüzünü kendine cehennem yapıyor, edebiyat bu cehennem içinde bir cennet sunar” diye konuştu.
Annesinin okuma yazma bilmediğini söyleyen Kesal, “Annem okuma yazması olmayan bir kadındı ama Peri Gazozu kitabını aslında annem yazdı. Ben annemden dinlediğim hikayeleri yazdım. O hikayeleri bana annem yazdırıyor. Kitapların gerçek sahipleri sizsiniz. Sizlerden gördüklerimi yazıyorum” dedi.
‘Edebiyatla uğraşmak, dünyayı yaşanılmaz kılanlara da karşı çıkmaktır’
‘Bu coğrafyada söz söylemenin bedeli ağırdır’
Türkiye’deki sanatçılar üzerindeki sansüre değinen Kesal “Söz söylemenin bedeli bu coğrafyada ağırdır. O yüzden bu coğrafyada herkes temkinli konuşur. Sanatçıda otosansür olduğu kesin ancak o zorluklardan metaforlar doğar. Bu da sizin edebiyatınızı zenginleştirir. Şerden hayır doğar derler. Edebiyatçı baskı dönemlerini kendi usulünce aşmasını bilen bir insan olmalıdır. İnsan politik bir varlıktır. Yeryüzünün sahibi olduğunuzu düşündüğünüzde politik olmakla mükellefsiniz” diye konuştu.
‘Onurlu yaşamanın yolunu inşa etmeliyiz’
“İnsan yaşamını ve kendisini yeniden inşa edebilir” diyen Kesal, dinleyicilere kendi hayat hikayesinden bir örnekle seslendi.
“Bir şey çok istediğiniz zaman dünya size yol verir. Bahtsızlık, şanssızlık gibi kelimelerin arkasına sığınıp kendinize hayıflanmayın. Kendinize acımaktan vazgeçin istediğiniz şeyi yapın. Ben bu konuda iyi bir örnek olduğumu düşünüyorum. Biz dört erkek kardeştik, üç erkek kardeşim de kasabadan çıkmadı. Üniversiteye giden tek çocuk benim. Orada kalmaya razı olmadım, kendime başka bir yol çizdim. İnsan bir kere doğuyor, okuma yazması olmayan bir anne, ilkokul mezunu bir babanın çocuğuyum. Bir insan yaşamıyla ilgili kendini yeniden inşa edebilir. Bu mümkün. Göçmen kuşlara soruyor musunuz “Niye göç ediyorsunuz?” diye. Onlara sormadığınız soruyu insanlara da soramazsınız. Bu dünya hepimizin. Onurlu yaşamanın bir yolu olmalı ve onu inşa edebilmeliyiz.”
‘Halk belediyeciliği umut veriyor’
Kendi hayatından derlediği “Nasipse Adayız” kitabından sinemaya uyarladığı film hakkında da konuşan Kesal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Samimiyetle işini yapan yerel yönetimleri tenzih ediyorum. Bugün burada olmamıza vesile olan belediyeci arkadaşlara teşekkür ederim. Halk belediyeciliği yapılması hala bir umut olduğunu gösterir. Bir insanın bu hayattaki en önemli şeyi kendine olan saygısıdır. Kendinize saygınızı kaybetmeyin yeter.”
Son olarak pandemi sürecinde Urla’daki evinde kaldığını anlatan Kesal, 5 dönüm arazi içerisinde olan metruk binaları sinema, atölye ve 600 kişilik bir amfi tiyatroya dönüştürmek üzerinde çalıştıklarını duyurdu.
Gemlik Belediyesi Başkan Yardımcısı Mert Dimilli söyleşi bitimimde dinleyicilerin sorularını cevaplayan Kesal’a zeytin ağacı armağan etti.