Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gökçe Taner’in yürütücülüğünü yaptığı Travmatik ve Cerrahi Doku Hasarı Tedavisi İçin Yara Örtüsü geliştirilmesi projesi TÜBİTAK-ARDEB 2023 Yılı 1. Dönem 1001 Projeleri kapsamında desteklenmeye hak kazandı. BTÜ Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Emel Tamahkar Irmak ve Bursa Uludağ Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bilgen Osman’ın araştırmacı olarak yer aldığı projede ayrıca Biyoteknoloji doktora programı öğrencileri Çiğdem İnci Aydemir, Ayşegül Özlü ve Arş. Gör. Elife Kıldalı ile 1 yüksek lisans öğrencisi de bursiyer olarak yer alacak.
Projede travmatik ve cerrahi ciddi doku hasarlarının tedavisi için hücre kültüründen hücresizleştirme yoluyla elde edilen hücre dışı matriks (ECM) katkılı, hemostatik (kanama durudurucu) özellikli multifonksiyonel katmanlı biyoaktif yara örtülerinin geliştirilmesinin planlanmakta olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gökçe Taner yara bakımı için bugüne dek çok çeşitli malzemeler geliştirildiğini ancak gazlı bez, pamuk ve polimer bandajları içeren geleneksel yara örtülerinin etkili hemostatik etkiye sahip olmadığını dile getirdi. Klinikte ciddi yaralarda öncelikle kan kaybının önlenmesi için kanamanın olabildiğince hızlı bir şekilde durdurulması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Taner klasik yara örtülerinin yara yüzeyinde nemli bir ortam sağlayamadığına, çıkarılmaları sırasında yeni oluşan dokuya zarar verebildiklerine ve bakteriyel enfeksiyonu önleyemediklerine vurgu yaptı. Yaralanmalar, kopmalar, parçalanmalar, kesikler, cerrahi veya spontan girişimler neticesinde oluşan majör ve minör kanamaların durdurulmasında ve vücudun kendi başına yetersiz kaldığı durumlarda hemostatik ajanların kullanılması gerekmektedir diyen Doç. Dr. Taner “Bu aşamada uygun yara örtüleri de kan pıhtılaşmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu yapıların tasarımları hem farklı biyolojik süreçleri hedeflemektedir hem de içerdikleri aşırı bileşenlere rağmen yetersiz aktiviteleri, yüksek maliyet ve potansiyel toksisiteleri gibi dezavantajları kliniğe yönelik dönüşümlerini sınırlandırıyor. Kronik ve ciddi yaraların iyileşmesi için, öncelikle kanamayı hızlı durdurabilen, hücre davranışını, inflamasyon ve damarların yeniden oluşumu dâhil olmak üzere yara mikroçevresindeki biyolojik aktiviteleri güçlü bir şekilde modüle edebilen ve ciltteki karmaşık ancak düzenli süreci devam ettirmek için bakteriyel enfeksiyonu ortadan kaldırabilen çok yönlü bir pansuman malzemesini hassas bir şekilde tasarlamak çok önemli. Bu projede hedefimiz özgün bir yaklaşımla mevcut hemostatik malzemelerin ve yara örtülerinin üstün özelliklerini birleştiren, klinikteki tüm ihtiyacı ele alacak iki katmanlı biyoaktif biyopolimerlerin geliştirilmesidir” şeklinde konuştu.
Ülkemizde Bu Alanda Yapılmış Başka Bir Çalışma Yok
Proje kapsamında geliştirilecek olan çok fonksiyonlu biyoaktif ürünün de özellikle büyük cerrahi vakalarda hem kanama problemlerine yenilikçi bir bakış açısı getiren hem de etkili doku rejenerasyonu sağlayan bir ürün niteliğinde olacağını ifade eden Taner konuşmasına şöyle devam etti: “Literatürde bu tasarımda, farklılaşmış hücre kaynaklı, doğal hücre dışı matriksi içeren, hibrit hidrojel üretimi bulunmuyor. Ülkemizde yapılmış olan başka bir çalışmaya da rastlanmadığımızdan çalışmamız bu alanda ilk yerli çalışma olacak. Projenin başarı ile sonuçlanması ile ortaya çıkacak prototip ürünümüzün ticarileşme potansiyeli yüksek. Biyoteknolojik medikal ürün geliştirme süreci zor bir süreç olmakla birlikte, uygun yöntem ve ekipmanlarla ülkemizde de geliştirilebileceği, uluslararası nitelikte ürün ve eser çıkarma noktasında farklı araştırmacılara da örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Ülkemizin bu alanda dışa bağımlılığını indirgemek için maliyeti yüksek ancak yapılabilir niteliği yüksek ürün tasarımlarına yönelme oranı da artacak”.
Bursiyer Öğrencilerin Akademik Gelişimlerine Önemli Katkı Sağlanacak
Projede yer alacak yüksek lisans ve doktora öğrencisi bursiyerlerin, planlanan deneysel metodları uygulamaları sayesinde akademik gelişimlerine önemli katkı sağlanacaktır diyen Doç. Dr. Gökçe Taner proje ile ülkemizde özellikle eksikliği bulunan disiplinlerarası alanlarındaki akademisyenlerin sayısının arttırılmasının öngörüldüğünü de sözlerine ekledi. 11. Kalkınma Planı hedefleri ve politikalarında belirtildiği şekilde sağlık alanında yüksek katma değerli ürün ve hizmetleri destekleyecek nitelikte Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin artırılması projemizin de temel amacıdır diyen Taner “Sağlık bilimlerinin gelişimiyle biyoteknolojik ürün kullanımının yaygınlaştırılmasını ayrıca hedefliyoruz. Projemiz Biyoteknoloji ve ileri malzeme teknolojisi gibi genel amaçlı teknolojilerin kullanımıyla ortaya çıkacak yeniliklerin, üretim yapısı ve değer zincirlerindeki dönüşüm ile üretkenlik artışlarının ana kaynaklarından olması ayrıca ana hedefimizdir” şeklinde konuştu