Nedendir bilmem diyeceğim olmayacak ama bir mayıs denince eşittir Nazım Hikmet gelir aklıma. Vardır bir hikmeti…
Nazım Hikmeti tanımam enteresandır. Biraz bahsedeyim ben 71 doğumluyum ucundan bucağından bazı olayları yakaladım.. kitap yasağını hiç anlayamamıştım kitap okumaktan zevk alan biri olarak. Et ,tüp v.s. sıraları da keyifliydi bazen.
O yıllar da doğum günümde gelen pembe kapaklı bir kitap vardı. Korku yıllarıydı yanılmıyorsam 1980-81 . Kitap şiir kitabıydı ve benim ilk şiir kitabımdı. Ben zaten tam bilgi sahibi değildim. Bir kaç gün sonra babam elimde görünce kitabı beni uyardı. Ben ise hem korku hem koruma duygusuyla karışık bir sahiplenme yaşıyordum yazarını bilmediğim okuduklarımı anlayamadığım halde.
Tuhaf… o gün bugündür Nazım bizim nazım olmuştu. Belki öğretmenimin, babamın, annemin kızdığı benle özdeşleşmişti ..O yüzden diyorum ki en güzel şiir henüz yazılmamıştır…
En güzel şiir yazan belki henüz yazmamıştır.
En güzel deniz: henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk: henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz
Henüz söylememiş olduğum sözdür.
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine
İki şey var ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.
En fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı.
Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı
Nazım Hikmet