Öğretmen deriz biz Hasan Ali Yücel’e,İsmail Hakkı Tonguç’a.
Gölgede kalan kahramanlardır oysa.
Kan ve göz yaşı içinde,süngü ve silah ile cephede kazanılan kurtuluş savaşının ikinci bölümünü köyde,kentte kitap ile kalem ile gerçekleştirenlerdir oysa…
Tohum atsan bitmeyen topraklarda insan ekip topyekun bilinçli toplum yaratanlardır onlar.
Atatürk ün kararlılığı yüzlerine yansımış,imkansızlıkları ideal yaparak düşmüşlerdir Anadolu yollarına.
Ne şikayet etmiş,ne mazeret bildirmişlerdir hayatlarında.
Anadolu’nun kıraç topraklarında renk renk çiçekler gibi köy enstitülerini kurmuşlardır pıtrak otu misali…
Öğretmen deriz biz Hasan Ali Yücel’in tezgahından geçenlere, İsmail Hakkı Tonguç’un çıraklarına.
Bilimin yerine cehalet,ilericiliğin yerini bin yıllık tarikatlar aldığı vakit devrim için,insanlık adına arı gibi çalışan sessiz çığlıklardı her biri.
O tezgahta yetişen,onların çırakları olanlar durur mu sandınız gericiliğe,susar mı sandınız haksızlık karşısında.
Devrimleri anlatmadan,gencecik beyinlere Atatürk mücadelesini anlatmadan son nefesi vermezlerdi asla.
Bir toplumun gelişmesi,kalkınması yetiştirdiği genç beyinlere bağlı olduklarını bellemişlerdi hafızalarına.
Öğretmen deriz biz o tezgahtan çıkan,o çırakların öğrenci yavrularına.
Oysa hepsi birer Mustafa Kemal’in neferi olmuştur bilimin ışığında.
Anadolu’nun en kuytu köyünde yanan son ışıktır işte onlar.
Yada kışın en beterinde ılık ılık tüten bacadaki duman onlardan çıkar.
Ne boyun eğmişlerdir düzene,ne el etek öpmüşlerdir o düzeni elinde tutan ağa babalara…
Bugün verilen son mücadele işte onların eseridir.
Bugün bağımsızlık için atan tüm yürekler işte onların sayesindedir.
Birde öğretmen derler kendilerine.
Öyle sümsük,öyle yılışık.
Düzenin bir parçası olmuşlar,sisteme hemen ayak uydurmuşlardır.
Müdür olmak,idareci olmak iktidara yakın olmaktan geçtiğini şıp diye anlamışlardır.
Okullarda Erdoğan’ın seçim müziğini çalacak kadar aymaz,dizi müzikleri ile keyiflenecek kadar ahmaktırlar.
Cumhuriyetin altı oyulurken,eğitim sistemi hızla gerilerken goygoyculuk yapmayı kimseye bırakmazlar.
İktidara şirin gözükmek adına ulvi bir görev yaptıklarını çoktan unutmuşlardır.
Atatürk’e sövmekten zevk duyar,akıllarınca devrimden intikam alırlar.
Atatürk heykellerini put sayar,cumhuriyete dinsizlik derler.
Müslümanlığı kimseye bırakmazlar,lakin erkek çocuklarına tecavüz etmekten de kendilerini alamazlar.
Öğretmen derler kendilerine,biz ise mesleğin utanılası kara lekeleri olarak belledik.
Atatürk ışığında giden yürekli yiğit korkusuz öğretmenler,şanlı gününüz kutlu olsun…
Siz korkarsanız eğer,dilsiz kalır kalemler,yetim kalır yürekler boşa gider bütün mücadele ve emekler….
T.Devrim Ercan