Çok müstesna bir seçim dönemi geçirdik.
Bütün partilerin ve bütün milletin Cumhurbaşkanı sadece bir parti için propaganda konuşmaları yaptı mitingler gerçekleştirildi.
Siyasette ve devlette paralel tabirini kendisinden öğrendik ama en güzel örneğini de yine kendisinde gördük. Mevcut bir başbakan ve hükümet var iken paralel bir başbakan ve hükümet gibi icraatlarını şaşkınlıkla seyrettik.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk daha gerçekleşti ve camilerde siyasi hutbe okundu.
Seçim sonuçlarıile ilgili yönlendirici anket sonuçları ve tahminler yayınlandı.
Bazı vekiller atandı. Sıralamada konuldukları yer ile ilgili seçilmeyi garantilediler. Bazıları ise ön seçime girip peşinen seçildiler. Kimi adaylar yılların birikimlerini bu süreçte harcadı.Bazılarına gereksiz umut verilip çalıştırıldı.
Seçim propagandalarından etkilendik. Taraf tuttuk. Kutuplaştık. Çatladık yarıldık ayrıldık.
Seçim sürecinde ne bakanlar yerindeydi ne de belediye başkanları. Herkes seçim derdine düştü. 5nci defa açılan yerler oldu
Seçmen olarak halimiz çoğunlukla pazardan domates almaya çalışan teyze gibi idi.Arkadakiler çürük çarık önler taze ve ışıl ışıl ama seçmece yok, pazarcı neyi koyarsa torbaya ona razı olduk.
Sağanak yağış altında Yalova yolu orta refüj boyunca bayrak sallayan gönüllü (S.P.) partililer bence övgüyü hak etti.
Aslına bakarsan siyasi partiler açısından herkes halinden memnun. Bir adım ilerisi uzak ve riskli, bir adım gerisi kayıp.
Bu yazı yazılırken henüz seçim yapılmamış, sonuçlar açıklanmamış idi. Okunduğunda ise her soru cevap bulmuş olacak.
Son derecede kritik bir seçim yapacağız. Bu seçimde de milletin önüne iki seçenek koyulacak. KIRK KATIRve KIRK SATIR.
Ya iktidar partisi yine yüksek bir oy oranı ile seçimden yeni bir zaferle çıkacak. Böylelikle memnuniyetsizliğin yüksek olduğu bir partinin iktidarını sürdürerek daha fütursuz daha sıkıntılı bir yönetim politikaları ile mutsuzluğa devam edeceğiz.
Ya da oylar dağılacak. Bölücü hareketlerin siyasallaşmış hali olan bir parti meclise girecek. Hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek oy oranına ulaşamayacak. Ama buradan yine Sayın Cumhurbaşkanı karlı çıkacak. Şu taktikle bu mağlubiyet daha büyük bir zafer doğuracak.
1.Güçlü bir hükumetin kurulmasına imkân verilmeyecek,
2.Eylül ayında erken genel seçim kararı alınacak,
3.O seçime kadar ekonomi başta olmak üzere birçok konuda sıkıntılar yaşatılacak.
4.Seçime giderken Cumhurbaşkanı sahneye çıkacak. “Gördünüz mü bensiz olmuyor” diyecek.
5.Bu senaryo daha evvel kurgulandığı için
3 dönem kuralına takılanların önü açılacak,
Mevcut Başbakan başarısız ilan edilip bu seçim için özensizce tespit edilmiş milletvekili adayları ile beraber kenara atılacak,
“Dikkatsiz seçmen yüzünden bu HDP’liler siyaset alanına daha güçlü geldiler ne yapalım ki” denilecek.
6.Eylül ayında bu dönemde ihtimal dâhilinde görülmeyen büyük bir oy oranıyla seçimi geçip gönlündeki başkanlık sistemi hayata geçirilecek.
TIPKI STALİN’İN TAVUĞU hikâyesindeki gibi herkes tüylerini yolanın ayağı altına sığınacak.
Ama en çok merak ettiğim seçim sonucunda balkon konuşmasını kimin yapacağı. Mevcut Başbakan mı, yoksa en çok çalışan Cumhurbaşbakanı mı?
