Home GÜNCEL TÜRK MİLLETİNİN YENİDEN BİRLİK VE DİRLİK UMUDU: YÖRÜK TÜRKMENLER  

TÜRK MİLLETİNİN YENİDEN BİRLİK VE DİRLİK UMUDU: YÖRÜK TÜRKMENLER  

- Guncellenme Tarihi: 22 Mart 2016 14:14
14 min read
TÜRK MİLLETİNİN YENİDEN BİRLİK VE DİRLİK UMUDU: YÖRÜK TÜRKMENLER   için yorumlar kapalı
0

 

Her şey güllük gülistanlık, huzur, güven ve refah yeterli düzeyde olduğu durumlarda akla gelmez Yörük Türkmenler.

Bir kültürel etkinlik, bir kıl çadır, gözleme otantik birkaç obje ve detaylar lüzum ettiğinde hatırlanır, aranılır, kapısı çalınır.

Ancak varlık, birlik, dirlik ortadan kalkıp da yerini darlık ve ziyankârlık hâkim olmaya başladığında;en önce art niyetsiz, hesapsız, karşılıksız vatan sevgisi depreşenYörük Türkmenlerseferber olurlar.

Cephelerin cefakâr neferleri de onlarıdır, fedakâr kumandanları da…

Kendi temiz bağırlarında yetiştirdikleri kahramanlar ve liderler yükselmeye başlar.

Selçuk Bey de, Osman Gazi de, Mustafa Kemal de bunun en parlak örnekleridir.

Sonra sorunlar çözülür, dengeler oluşur, sular yatağından akmaya başlar;YörükTürkmenler de kendi kara kıl çadırlarına veya köylerine döner. Yarıda bıraktıkları doğal yaşamlarını mütevazıcesürdürürler.

Bu gün yine dar bir boğazdan geçmeye çalışıyoruz.Milletçe bölünüp birbirimize düşmeden, vatan toprakları parçalanmadan bu badireyi de atlatmaya gayret ediyoruz.

Yurt tutup vatan bellediğimiz bu topraklar üzerinde hesabı olanlar, hiç vaz geçmedikleri hayallerini hayata geçirmek için yeniden hareketegeçtiler.

Çeşitli isimlerle ifade ettikleri siyasi projelerini; coğrafyayı yeniden tanzim ederek, milletleri kendi kesimleri içinde birbiri ile çatıştırarak inşa ediyorlar.

İşte geçmişle bu gününbelaları arasındaki en belirgin fark da tam burada ortaya çıkıyor.

Elbette bunlar bu gün aniden ortaya çıkan sürpriz bir gelişmeler değil.

Uzunca zamanönce başlatılan bir süreçle; milleti oluşturan katmanlar ya da parçalarbirbirinden ayırılmaya çalışılıyor.

Bu parçalar kimi yerde etnik, kimi yerde mezhepsel, kimi yerdecoğrafi, kimi yerde siyasi, kimi yerde de sonradan ortaya atılmış sınıfsal ayırımlardan türetildi.

Bu çalışmalar Balkanlar’da denenip muvaffak olunduktan sonra, coğrafyamızdaki komşularımızın büyük çoğunluğunda da tatbik edilerek halklar istenen kıvama getirildi.

Önce birbirinden farklıkları ortaya çıkaran tanımlar ve tarifler yapıldı. Bu farklılıklar mozaik benzetmesi ile belirginleştirildi.Farklı renkler ve zenginlik olarak masum görünüme büründürüldü.

Bu parçaların renk farklılıkları belirginleştikten sonra bu defa haklar, ideolojiler,mahrumiyetler ortaya atılarak; kesimler arasındaki sınırlar belirginleşmeye başladı.

Sınırlar çatlaklara, çatlaklar genişletilerek yarılmalara dönüştürüldü. Parçalar birbirinden o kadar uzaklaştılar ki, aralarındaki küçük nehirlerokyanuslara dönüştürüldü.

Sonra birbiri arasındaki küçük nüanslar büyük zıtlıklar gibi servis edildi.Ardından dostluklar ve birliktelikler gevşedi, ortak tatlar bozuldu, müşterek ülkü ortadan kalktı. Parçaların kendi içlerindeki hamaset konuşmaları, kesimler arası husumetlere yöneltildi.

Sonra da kimin kiminle taraf olduğuna bakılmaksızın herkesbirbirine kurşun sıkar.

İşte Mısır, işte Irak, işte Suriye…

Biz de tam bu ateş ve balçık alanın; hem coğrafi hem de süreç açısından kıyısındayız.

Allah esirgesin, gelişmeleri, kışkırtmaları, yönlendirmeleri hatalı okusak; bizim de sonumuz farklı olmaz. Ama milletçe tecrübelimiyiz yoksa şerbetli mi bilmem ama kolayca tuzağa düşmüyoruz.

Şimdi bu tehdit ve tehlikenin bizden uzaklaştırılmasının tek bir çaresi var. O da yeniden ve çok daha güçlü milli birlik ve beraberliğimizin tesis edilmesidir.

İşte bu noktada TürkiyeYörük Türkmenleri model oluşturabilirler.

Çünkü onlar Türkiye’nin her yerindedirler. Edirne’de de varlar,Hakkâri’dede. Samsun’da da varlar,Mersin’dede… O nedenle coğrafi farklılıkları istismar edilemez.

Her siyasi partiye oyda, gönül de, emek de verirler.Tercih ettiklerisiyasi partilerin sıkı savunucuları da olsalar holiganvari fanatik taraftarı değillerdir. Başka partilerle ve partililerle de barışık ve iç içedirler. O nedenle siyaseten de istismar edilemezler.

Çoğunluğu çiftçi ya da çoban çocuğu olarak zor koşullarda okumuştur. En fiyakalısı bürokrat olmuştur. İçlerinden çıkan akademisyenlerini, iş adamlarını, bürokratlarını, seçilmiş ve atanmış mevki – makam sahiplerini baş üstünde tutarlar. O nedenle istismar edilebilecek bir sınıfsal farklılık söz konusu dahi değildir.

Bir kısmı kendini Sünni, bir kısmı Anadolu Alevi’si olarak tanıtsa da hepsinin inanç temeli Hoca Ahmet Yeseviöğretisidir. O nedenle tahrip eden, reddeden, ayrıştıran değil;Allah ile aracısız iman ve ibadet bağı kuran, akıl ve mantık süzgecinden geçmeyen hiçbir şeyi benimsemeyen, sevgi, sadakat ve öz disiplin temelli bir inanış kültürü vardır. O nedenle mezhepsel de ayrışma söz konusu olamaz.

Birbirleri ile zaman zaman basit anlaşmazlıklara düşerler. Ancak bunun dozu; insanın müspet değerleriyle birlikte menfi olanları da dahilbütün özelliklerine haiz birer canlı olduklarını ispat edeceklimiti aşmaz. Zaten bu anlaşmazlıkları da Aksakallılar marifeti ile tez zamanda giderirler.

Hal böyle olunca da kendisi kolayca bozulmaya, kırılmaya ve parçalanmaya maruz kalamayacak olan Yörük Türkmenler; birlik ruhunun yeniden tesisinde yine maya ve rol model olmaya namzettir.

Türkiye’nin her yerinde organize olmuş,Türk toplumun çok büyük bir kesimin teşkil edenYörükTürkmenler, önce kendi aralarında oluşturacakları birlik ilemilli birliğin yüzde sekseni tesis etmiş olurlar. Kısa zaman içinde bu büyük kesim diğer unsurlarla temasa geçip kol kola girdiğinde; hainler ve işbirlikçiler ve başka hesabı olanlar sadece çemberin dışında kalacak şekilde bütün millet kenetlenmiş olacaktır.

Tıpkı yeşil bir tarlada gelincikler çiçek açınca her yerin kıpkırmızı olması gibi memleketin her yeri bu kırmızı- beyaz örtünün altında kalacaktır.

Sadece yakın tehlike olan bölücü terör ve parçalanma riskine karşı da değil, daha uzak riskler için de bu geçerlidir.

Örneğin gıda ile ilgili olabildiğince hazırcı olduk. Herşeyi tedarik noktamız süpermarketler. Gıda temini konusunda bir sorun olsa, çözümü yine tarım ve hayvancılıktan kopmamış olan Yörük Türkmenler üretir.

İnsanların doğanın korunması için gösterdikleri hassasiyetlerin de güvencesi yine YörükTürkmenlerdir. Çünkü onlar doğanın herzaman içinde ve bir parçası durumundalar.

Kültürümüzden uzaklaştığımız ve öz benliğimizi kaybetmeye başladığımızdan endişeleniriz. Kültürlerini muhafaza eden canlı tutan YörükTürkmenler aslında Türk kültürünün yaşamasını sağlıyorlar.

Zaman teknoloji zamanı; ancak o kadar kendimizikaptırdık ve hayatımızı ona endeksledik ki olmadığında sudan çıkmış balığa döneceğiz. İletişimde, ulaşımda, kültürde, eğitimde ve eğlencede teknolojisiz bir hiç oluverecekmişiz gibi. Doğal ve sade yaşamlarından ötürü teknolojik bağımlılıktan uzak duranYörükTürkmenlerteknolojik destek olmadan nasıl yaşanabileceğini bizlere gösterirler.

Siyasi partiler dışında örgütlenme alanı en geniş olan sivil inisiyatifYörükTürkmenler; sivil toplum örgütleri vasıtası ile organize olup birliklerini tamamladıklarında Türkiye’deki en büyük sivil güç yine olacaklardır.

Fahrettin BEŞLİ                  19.3.2016

Load More Related Articles
Load More By Fahrettin BEŞLİ
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Bir Silkiniş Destanı KÖY ENSTİTÜLERİ-II

Neden Kuruldu? Köy Enstitüleri, yeni Türkiye Cumhuriyetinin; ihtiyacın ve çağın çok gerisi…