Home GÜNCEL BU CABBAR SAVUNUCULUĞUNUN BEDELİ NE HOCA?

BU CABBAR SAVUNUCULUĞUNUN BEDELİ NE HOCA?

- Guncellenme Tarihi: 3 Nisan 2016 10:21
16 min read
BU CABBAR SAVUNUCULUĞUNUN BEDELİ NE HOCA? için yorumlar kapalı
0

Ya Hoca ben sana şimdi ne diyeyim, nerden başlayalım bilemedim. Şimdi hocam İngilizce yazmadığım için mi anlaşılmadık bilmiyorum ama şöyle tek tek sorayım bu kez, belki daha sağlıklı, objektif, dalkavukluktan uzak, nemadan pay almamış, havadan nem kapmamış cevaplar alırız…

Şimdi kim bu hoca onu açıklayalım. Adını ilk kez geçen hafta duyduğum Hayati Alkış isminde biri ikidir şahsımı hedef alan yazılarıyla gündem olmaya çalışıyor. Ben de kendisini, köşe yazarlığına değil ama geçmişteki öğretmenlik mesleğine saygımdan ötürü kırmamaya karar verdim. Köşe yazarlığına değil diyorum çünkü 2 yıldır bir gazetede yazıyormuş ve maşallah adını aynı gazetedeki köşe yazarları bile duymamış… Buyur hoca, meşhur olmana katkımız olsun…

Bu yazımı sadece Sayın Alkış’a yönelik yazacağım… Tabii ki yazının Çalmaz Çırpmaz Yılmaz, Meriç Çay Bahçesi, Erol Balık, Mudanya Balık, Filiz Restoran gibi figüranları da var… Yada tam tersi, siz karar verin kimin figüran, kimin baş oyuncu olduğuna…

Hoca yazmış; “BİR: 2886 sayılı yasa kamu ihalesine katılabilmeyi belli kurallara bağlamış. Kişiye özel gerekçelerle hiç kimsenin önü kesilemiyor. Şartnameye ek madde koyarak o şehirde esnaf odasına kayıtlı olma özelliği aranamıyor.
Sizin de gönlünüzden geçtiği gibi, işin gerçekten Mudanya’da ikamet eden birilerine verilmesi arzulanıyorsa, yapılacak şey belli;
Esnaf Odaları’ndan başlamak üzere konuya duyarlı olanlar; ama bireysel, ama ortaklık şeklinde taşın altına elini uzatıp, en yüksek teklif ile masaya oturmalı.
Aksi halde; kuş kafesten uçtuktan sonra ahlar vahlar hiçbir işe yaramaz. Gazete sayfalarında, kahve köşelerinde içi boş dedikodular artar. Tüm şehir, doğabilecek sıkıntıyı beraberce göğüslemek zorunda kalır.”

Biz de cevaplayalım:

Şimdi hoca tek derdimiz belli ki en yüksek bedel, yani para para para…! Fikriniz neyse zikriniz de o olmuş sanki… Oysa ki değerler var, paradan önce başka kıymetler var, ahde vefa var, emeğe saygı var, var oğlu var yani… Sizde de var mı bunlardan? Tüm şehir doğabilecek sıkıntıyı beraberce göğüslemek zorunda kalır diyorsunuz ya sıkıntıyı doğuranlara bakınız lütfen…

Ve KDV dahil yaklaşık 60 bin Liraya ihale edilen çay bahçesinin ihalesi neden iptal edildi onu da araştırdınız mı hocam siz? Hocam sizce de garip değil mi, ya da nasıl bir cahilliktir çok önemli bir ihalenin şartnamesine ada – parsel numarası yanlış yazılıyor? Bunu da sorsanıza Bay Başkan’a…

Hoca’nın ikinci konusu şöyle: “Söylenen o ki” diye başlayan eleştirinizde, Meriç ailesinin: “aylık kirayı 25-30 bin liraya çıkaralım, Belediye olarak tahliye kararı almayın” dediğini, ama Başkan Türkyılmaz’ın olumsuz cevap vererek ”size burayı yedirmem” diyerek reddettiğini söylüyorsunuz ama; görüşlerine başvurduğumuz Türkyılmaz’ın anlattıkları sizinkinden çok farklı.
“Kamu Kurumları’nın, kiraya verdikleri gayrimenkuller için sözleşmesinde belirtilen sürenin dolduğu tarihten itibaren yeni bir ihale yapmak zorunda olduğunu” söylüyor.
Bu Kafe, aile reisi Hasan Meriç’in ilk eşinden olan çocukları tarafından çalıştırılırken,10 yıllık süresi dolduğu için tahliye kararı alınmış. Sonraki eşinden olan çocuklar, babalarının talimatıyla Belediye Başkanı Türkyılmaz’a gelerek, tahliye işlemini durdurmak istediklerini, aile onurunu ayakta tutmak amacıyla, gerekirse kira bedelini 25-30 bin TL civarına çıkarabileceklerini söylemişler. Başkan da kendilerine, 10 yıllık kira dönemi dolduğu için ihalenin yasa gereği olduğunu, eğer 30 binli rakamları düşünüyorlarsa yeni ihaleye katılabileceklerini hatırlatmış. Ancak bu diyalog lafta kalmış, ihale için kendileri adına hiç teklif verilmemiş. “Yedirmem” lafı ise tamamen hayal mahsulü.
Burada 540 bin liralık kayıptan söz etmenin, rahmetli Süleyman Demirel’in deyimiyle ”doğmamış çocuğa don biçmek” ten başka bir anlamı olmadığı bellidir.

Cevabımız:

Bu cümleleri okurken gerçekten çok eğlendim, Başkanın görüşlerini çok önemsiyorsunuz belli ki, zira zaten başkan söylemiş, siz yazmışsınız tüm metni..! Başkan’a bir zahmet şu soruyu sorun: Kamu Kurumları’nın, kiraya verdikleri gayrimenkuller için sözleşmesinde belirtilen sürenin dolduğu tarihten itibaren yeni bir ihale yapmak zorunda olduğunu” söylüyor” ya neden Erol Balık, Filiz Restaurant ve Mudanya Balık için aynı zorunluluğu uygulamamış da kirada anlaşarak eski sahipleriyle yola devam etmiş… Orada bu uygulama yapılabiliyorsa neden Meriç Çay Bahçesinde yapılmamış? Bir sonraki yazınızda buna gerçekten cevap bekliyorum hocam…

Hocam İngilizce öğretmeni olmanız nedeniyle Matematik bilginizin az olmasını normal buluyorum. 5. sınıf öğrencisine bile sorsanız çay bahçesinin eski sahipleriyle anlaşmaya gitselerdi bir buçuk yılda Belediyenin kasasına ne kadar gireceğini, girmeyince kaybın ne kadar olacağını size söylerdi… Yani hocam ortada bir çocuk vardı, doğmuş ve büyütülmüştü, sadece o çocuk öldürüldü, geriye de donu kaldı…!  Ah evet ya ihale iptal edildi dimi, artık donu bile yok!

Sahil Projesiyle ilgili de ihale yapıldı. Hep beraber gelişmeleri izleyeceğiz… Yukarda demiştiniz ya “Gazete sayfalarında, kahve köşelerinde içi boş dedikodular artar.” Hehhh işte bunların hepsi dedikodu, inanmayın…

Ve Büyükşehir’in sorumluluğu altındaki yolları bırakalım da Mudanya’nın içinde hiç gezdiniz mi bilmiyorum, gezin hocam, üzerine konuşuruz gerekirse yine…

Hoca tehdit etmiş alenen bizi: Haddimizi zorlayarak; “Ünlü bir gazeteci olarak bu sıkıntıları siz de köşenize aktarsanız… ” diyecektik; ancak gazetemizi kollama (!) amacı taşıdığını düşündüğümüz; “Sayın Recep Altepe, inşallah sizin adrese teslim yazılarınızı okumuyordur, çünkü en çok gazete sahibiniz zarar görür” şeklindeki uyarınızdan sonra bundan vazgeçtik; hatta,“sizin için kaygılandık” da diyebiliriz.
Gerçi, şimdiye kadar bırakın kırmızıyı, sarı kart bile yemedik. Bu nedenle “tırsmak”(bu kelimeyi sizden çaldım) ne demektir pek bilmeyiz. Ama bakarsınız piyango size vurur, reklam kaynaklarınız kuruyuverir. Sebebi de biz olursak vicdanımız sızlar, üzülürüz.
Biz eğitimciler, “müzevirci” öğrencilerimizi hep uyarmaya çalıştık.
Ağaç yaşken eğilirmiş. Umuyoruz ki; sizin “hocalarınız” da öyle yapmıştır.

Bu tehdide cevabımız:

 

Buradaki tehdidinizi anlayamadım. Bizim yayın organımız çok şükür ki hiçbir belediyenin sponsorluğunda çıkmıyor. Daha da ötesini söyleyeyim size, bizim gazetemiz hiçbir kişi yada kurumun sponsorluğunda da çıkmıyor. Bununla ilgili bir iddianız varsa buyurun açıkça yazın, kim ki bunu iddia ederse alnını karışlarım! Sen bu gazetecilik işlerini, yazı işlerini reklam kaynağı olarak görüyorsun ya hocam, bu cabbar savuculuğun karşılığında sana kaç para ödüyor Başkan onu söyle de bilelim, ona göre hareket edelim. Belli bayağı mürekkep yalamışsın bu alanda…! Allah’a şükür satmadık kalemimizi bugüne kadar, haddini de bildirmekten imtina etmedik, söylemeden geçmeyelim. Düdüğü çalana söyle sen en iyisi, bu işler geçeli 40 yıl oldu, o daha gelemedi bugüne!

Senin gibileri çok gördük. Müzevircilikten öte bir kötü huy var ki o da dalkavukluk hocam, aman ha maazallah adın çıkar dokuza, inmez sekize..!

 

Hocam sen dizinin dibine oturduğun çalmaz çırpmaz yılmaz arkadaşa da bir soruver bakalım yıllardır yeşil alan olan ve tüm başvurulara rağmen arsa haline gelemeyen bir arazi kayınpedere geçince nasıl yeşil alandan çıkıyor?

 

Reis beyin çocukları kaydolduktan sonra gittikleri okulun ruhsat problemi nasıl çözülüyor?

Şimdi hocam sen şöyle başkanın kanatları altından çık gel bakalım karşıma da, el mi yaman bey mi yaman görelim. Senin gibi aba altından sopa gösterenleri çok gördük. Halep oradaysa, arşın burada!

Mümkünse gazetedeki köşenden görüşelim hocam, Facebook’ta yazdıklarınla bir yere varamazsın böyle…!

Hadi see you later…

 

 

Load More Related Articles
Load More By Semra NEJLA TEKE
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Anahtar Parti’ye ne gerek vardı..?

Şüphe yok ki; üç tarafı denizlerle çevrili, bulunduğu coğrafya gereği toprakları verimli, …