Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yoğun cabalarıyla, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) son yedi aydır ciddi görüşmeler oldu. Bu yeni durum, ilk bakışta Türkiye’nin, Avrupa Birliğine katılım müzakereleri gibi gözükse de aslında durum hiç öyle değil. AB Suriyeli sığınmacılar Avrupa da görmek istemiyor. Sebebi çok basit, her sığınmacı ülke ekonomisinin gider hanesinde ciddi yük getirmekte.
Aslında Almanya’nın desek çok daha doğru tanımlama yapmış oluruz. Öyle ya, daha iyi bir yaşam için “Medeniyetin Beşiğine(!)” giden her sığınmacının ilk hedefi Almanya’ya gitmek. Bu durum Almanya’yı ziyadesiyle sıkıntıya sokmuş durumda. Basit bir hesapla üç milyon sığınmacının Almanya maliyeti, en az 1 milyar Euro. Bu durumun farkına varan Merkel, ani bir çıkışla vize muafiyeti kozuyla Suriyeli sığınmacıların Türkiye de kalması konusunda anlaşmalar önerdiler. Başlangıçta bizi cezbeden bu durum, AB’nın gizli ajandasındaki planları ile Türkiye’nin beklentileri çakışınca iş kördüğüme döndü. Avrupa’nın abisi (yada ablası) konumunda olan Almanya, bir taraftan Suriyeli göçmenleri Türkiye’de tutacak diğer taraftan da vize muafiyeti kozunu kullanarak Terör odaklarının Türk parlamentosundaki tutacak.
Türkiye’nin bu durumu kabul etmesi mümkün değildi. Çok şükür ki artık yeni ve güçlü bir Türk devleti var. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı çıkışlarla, Avrupa’ya verilen ‘ayar’, etkisine hemen gösteri. Öyle ki Türkiye’ye gelen Merkel, Türkiye ile AB arasında Suriyeli sığınmacılarla ilgili varılan anlaşmanın yürümeyeceği konusunda endişe duymadığını söyledi. Sığınmacılara ilişkin anlaşmayla ilgili olarak Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin süreceğini ve tüm konuların masaya yatırılacağını ifade eden Merkel, “Her iki tarafta da görüşme isteği görüyorum. Benim izlenimim bu yönde. Bu nedenle endişeli değilim. Sadece sorunların giderilmesi için zamana ihtiyacımız var. Biz Alman tarafı olarak anlaşmalarımıza bağlı kalacağız” diye konuştu.
Açıkçası göründükleri kadar dürüst olamayan AB devletleri, istediklerini alamayacaklar. Terör nereden gelirse gelsin terördür ve küresel bazda mücadelesi söz konusudur. Bunu er ya da geç öğrenecekler ya da bu sorunları ile baş başa kalacaklar. Kişisel görüşüm kozların elimizde olduğudur, yapmamız gereken ise güçlü durmak ve çıkarlarımıza ters düşen her türlü tavizden geri adım atmamak noktasındadır.
Türk milleti artık ülkesinden terör istemiyor. Bir tek terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadelemiz devam etmeli, vize muafiyeti söz konusu bile olsa, terörle mücadele kanunlarında elimizi zayıflatacak hiçbir adımı atmamamız gerekmekte. Ne geri kabul anlaşması ve de Suriyeli göçmenleri ülkemizde tutuşması kabul edilmemelidir. Bu da yetmez, Türk toprakları dışında mutlaka tampon bölge oluşturulmalı, tüm sığınmacılar o bölgede kurulacak olan konteynır konutlarda yerleştirilmeli ve korunmalıdır.
Tüm bunlarla mücadele ederken, ana muhalefet partisi liderinin, teröre bulaşmış vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek vermemesi ciddi ciddi sorgulanması gereken bir durumdur. Bu yaptıkları tarihten hiç silinmeyecek. Maalesef vatanseverliklerini sorgular olduğumuz bu partimizin eksen kayması yaşaması üzücüdür. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu lideri Merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk vatansever bir liderdi. Umarım bir gün bu parti, merhum Atatürk’u anlar…
