İnsan ruh, zihin, bedenden oluşan bir varlıktır. Diğer canlılardan ayıran en büyük özelliği, zihinsel süreçler ve özgür iradesi ile hayatını bilinçli yaşaması istenilen bir canlıdır.
Gerçekte muhteşem özelliklerle, mucize bir şekilde yaratılan insanoğlu, aklını iyi kullanabilse, var oluşu tüm gerçekliği ile anlayabilse dünya cennet olurdu.
Çok şey bilen ama uygulamada sıkıntı çeken insan doğru yoldan uzaklaştıkça, kılavuz kitaplar gönderilmiş. Ve en son inen KUR’AN gerçekte muhteşem bir kılavuz kitap iken, ne kadar değerini biliyor ve uyguluyoruz?
Bütün dinlerde, dini öğretilerde var olan oruç, namaz gibi kurallar aslında; ruhsal, bedensel, zihinsel arınma ve bütünleşme için muhteşem ritüeller iken içselleşerek uygulandığı zaman insanı şifalandırır.
Ramazan ayında; tüm hayırların ve hayırlı amellerin önü açılır; şerler ve şerli faaliyetler azalır. İnsanların olumsuz davranışlarını değiştirmek için fırsat yaratabilir.
Sigara gibi olumsuz alışkanlığı bu ayda bırakan yüzlerce insan tanıyorum. 21 gün insan davranışını değiştirmek için çok önemli bir süreçtir. Çünkü 21 gün hücrelerin değişim dönüşüm sürecidir. Şehvet, kin, garaz, hırs yerini dua, zikir, şükür, yardımlaşma gibi duygulara bırakır. Kalpler yumuşar, gönüller huzur dolar. Şükür arttıkça bereket artar.
Oruç sadece aç kalmak, açlığı demeyimlemek için değildir. Aynı zamanda; nefsi terbiye etmek için de bir fırsattır.
İçe dönüş, ruhun huzur bulması, ruhun ‘öz’ile temas edebilmesi için bedeni de terbiye etmek gerekir. Bir parça yiyecek, biraz su ve gerekli minerallerle bedeni terbiye ederek aslında organların da dinlenmesi insan sağlığı açısından gereklidir.
Sadece su içerek oruç tuttuğum bazı günlerde çok farklı deneyimler yaşadığım olmuştur. İnsan bedenini fazla yiyecekle çöplüğe dönüştürürken, beden erken yaşlanıyor. Günümüz tüketim çağında, bedeni de zihni de kötü kullanarak kendimizi de tüketiyoruz.
Ramazan ayını bu anlamda bir fırsat bilip; arınma-yenilenme-dirilme mevsimi olarak görmek insanoğluna fayda getirir.
Haz ve hız çağında, insanların nefislerinin esiri olduğu bir gerçektir. Her şeyi bilip uygulamada sorun yaşıyoruz. Ne zihnimizi, ne bedenimizi ne de irademizi sağlıklı kullanamıyoruz.
‘Ben’ bedeni değil beden ‘ben’i kullanmaya başlıyor. ‘Ben’ zihni değil ‘zihin’ beni kontrol ediyor. Bu durumda insan doyumsuz, huzursuz, kontrolsüz yaşıyor. Ramazan; hazları dizginlemek, iradeye sahip çıkmak, bedeni ve zihni de kontrol etmeye yardımcı olur. İbadetin amacı; kendini kontrol etmeyi öğrenen insan için; ‘öz’üne dönme fırsatıdır.
Gözüne hükmedip haramdan arınmak, diline hükmedip yalandan, dedikodudan, gıybetten, küfürden, hakaretten, kötü sözden de uzak durmak, mideye hükmedip doyum noktasını oluşturmak yoluyla; bedenimizle, duygularımızla barış imzalamak bu ilahi ayda işimizi kolaylaştırır.
Sadece mide orucu tutmakla gerçek anlamda oruç tutmuş olmayız. Böyle bir oruca da Allah´ın ihtiyacı yoktur. Bir hadiste ifade buyrulduğu gibi: “Nice oruç tutanlar var ki, onların oruçtan nasipleri aç kalmaktan ibarettir. Nice namaz kılanlar var ki, onların da namazdan nasipleri yorulmaktan ibarettir. Sizin aç kalmanıza da yorulmanıza da Allah´ın ihtiyacı yoktur.”
Yüce yaratan bizim gerçek insan olarak yaşamamız için yollar göstermiş, biz ne kadar anlıyoruz?
‘Oku’ ayeti ile her mesajı iyi anlamamızı istemiş. Biz ne kadar uyguluyoruz?
Zihinle, bedenle, duyguyla gerçekten idrak ederek yapılan ibadetler ve uygulamalar; ruhun mutmain olması, bütünsel sağlık ve insanca yaşamak için vesiledir.