Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, 31 Mart seçimlerini intikam vesilesi olarak gören, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hücre ile tehdit eden açıklamaları sebebiyle Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin Altay’a ateş püskürdü.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, 31 Mart seçimlerini intikam vesilesi olarak gören, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hücre ile tehdit eden açıklamaları sebebiyle Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin Altay’a ateş püskürdü. Vahapoğlu, “Lanet olsun, bu son kadehi içmeseydim” deseydi, herhalde aklı başında bir açıklama yapardı. Kılıçdaroğlu’nun bu şekilde son kadehi zıkkımlanmadan bırakabilmeyi becerememiş: şuursuzca ifadelerle muhataplarını, rakiplerini tahkir ve tahrik eden, aşağılayan, dil kullanan mensupları hakkındaki tavrını görmek istiyoruz” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Bursa İl Başkanlığı’nda bir basın toplantısı düzenleyen Vahapoğlu, rekabetin nezaket içinde sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Vahapoğlu, Engin Altay’ın kullandığı ifadenin şuur altını ve CHP ve ittifak içindeki yöneticilerin kafa yapısını ortaya koyması açısından önemli olduğunu dile getirerek, “İki gün önce bir açıklamasıyla Cumhurbaşkanını ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hedef alan CHP’li bir Grup Başkanvekili bir milletvekili var. İfadesi bizim ne Türk siyaset kültürüne, ne de kabul görmüş ahlaki kurallara, siyasi etiğe uymuyor. Beyefendi, bay kambur ve bay dumur diye iki lideri hedef alarak konuştu. “Lanet olsun bu son kadehi içmeseydim” deseydi heralde aklı başında bir açıklama yapardı. Akıllılığını kullanamadan şuursuzca ikinci defa Liderimiz Devlet Bahçeli’yi hedef alan bu milletvekilinin seçimlerimizi intikam olarak nitelendirmesi fevkalade vahim bir olaydır. Satır aralarında kullanmış olduğu bu ifade onun şuur altındaki ve temsil ettiği yönetim kadrosu için CHP’nin ve ittifakın içerisinde olan yöneticilerin kafa yapısını ortaya koyması açısından fevkalade önemli. Bu kısa dönem içerisinde 14 ilimizde değişik ilçelerimizde vatandaşlarımızda bir araya geldim. Vatandaşlarımızın hiç birisi 31 Mart’ı intikam, öç alma, ders verme olarak görmüyor. Vatandaşımız, bir bayram havası içerisinde tercihini kullanmak üzereyken, eski, tarihi bir partimizin yöneticisinin bu sözü kullanması kadar tehlikeli bir şey olmadığını düşünüyorum. Savcılarımız, bu şahısla ilgili olarak gerekli adımları attılar. Seçimler huzur içerisinde geçmek zorundadır. Özellikle siyasi partileri yönetenler buna dikkat etmek zorundadır. Rekabet, bir nezaket içerisinde sürdürülmelidir. Siyaset, vatandaşa sopa olarak kullanılmamalıdır. Bir tehdit vasıtası ya da kürsüler vatandaşı tahrik edici bir araç haline getirmemelidirler. MHP olarak biz buna azami dikkat gösterdik. Allah’ın izniyle 31 Mart sandık başı buna dikkat edeceğiz. Bu zihniyet içerisinde olan siyasi görüş ya da ittifak; Türkiye’nin maruz kaldığı, maruz kalma ihtimali yüksek olan tehlikelerden de habersiz. Özellikle Kılıçdaroğlu’nun bu şekilde son kadehi zıkkımlanmadan bırakabilmeyi becerememiş: şuursuzca ifadelerle muhataplarını, rakiplerini tahkir ve tahrik eden, aşağılayan, dil kullanan mensupları hakkındaki tavrını görmek istiyoruz. Dilerim, hak ettiği şekilde bir tavır gösterecektir” diye konuştu.
İHA