Zihnimiz farkında olmadan programlanıyor. Eğer zihnimizin programları bizi mutsuz ediyorsa, yaşam kalitemizi düşürüyorsa bu düşünce kalıplarını değiştirmeliyiz.
buy Sildenafil Citrate HER ŞEY BENİM SUÇUM, HER ŞEYDEN BEN SORUMLUYUM buy Premarin buy Asacol
Bu düşünce tarzı geliştiği zaman derin mutsuzluklar yaşanması kaçınılmaz. Düşük öz benlikten dolayı tetiklenen , yüksek egodan çıkan bu düşünce tarzı adaleti eşitlikte arar. Oysa hayat eşitlik üzerine değil hakkaniyet üzerinedir. Bu yüksek adaleti anlamak ve teslim olmak oldukça zor bir konudur. Özellikle yaşlı, çocuk ve hastalar bizlerin yumuşak karnını oluşturur. Oysa yaşlılar tecrübeleriyle, çocuklar masumiyetleriyle, hastalar da hastalıklarıyla korunurlar. Dünya beta(salt akıl yürütme) anlayışıyla bu konuları anlamak zordur. Gücünün yetmediği durumlar yüzünden mutsuzluk, depresyon gelişir. Gücü olupta bir şey yapmıyorlar diye eksik yargı oluşur, dolayısıyla da suçlamalar başlar.
HER ŞEY UYUM İÇİNDE OLMALI
Oysa çatışma, tartışma iyi birşeydir. En iyi çözümler, kaliteli işler, fikirler çatışmadan çıkabilir. “Uyum içinde olmalı” düşüncesi başlı başına bir ütopyadır. Bu hayal yüzünden kişi yapıcı olma düşüncesiyle hareketsiz kalamaz, ya sorun teşkil eden konu veya konuları ortadan kaldırır ya da ara buluculuk görevini üstlenir. Yani sakinliğini koruyarak bekleyemez. Bazen kendi düşüncelerini dayatmaya çalışır, baskı oluşturur. Bu yüzden olayları aslında tam olarak kavrayamaz, kavrayamadığı için doğru çözümleri uygulayamaz. Devreye girdiğinde de çevresindeki eşi, çocuğu, annesi, babası, elemanı, ya da patronunun göstereceği gerçek tepkiyi baskılar ve onarım üretmesi gereken çözümleri engeller. Çok fazla yorulur, yaptığı işler eksik kalır ve etrafını suçlar, bıkkınlık duygusunu yaşayabilir ve dolayısıyla da “Ne yapsam yaranamıyorum”, “Kaçıp gideceğim” söylemleri oluşur.
Çatışmadan kasıt doğruyu aramaktır. Senin doğrun, onun doğrusu değil; konudaki doğru aranmalıdır.