Kendisini kısaca Demirel olarak andığımız; Barajlar Kralı, Türk siyasetinin fötr şapkalı aktörü, mühim bir siyasetçi ve devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. cumhurbaşkanı MERHUM Sami Süleyman Gündoğdu Demirel’in meşhur sözü idi bu: “GAP’ı gaptırmam.” O zaman için barajlarla birlikte verimliliği artacak topraklarla güneydoğunun kaderini değiştirecek çok büyük bir proje idi.
O zamanlar güneydoğu Anadolu’nun gelişme ve kalkınma projesi olan GAP; bu gün daha büyük senaristlerin yazdıkları BOP projesinin bir cüzü olarak bölgeyi bölmeyi ve başka türlü şekillendirmeyi hedefleyen stratejiye dönüştü.
Biz burada akşam iftar soframızın yeri ve içeriği, tuttuğumuz partinin koalisyon ortağı olup olmayacağı, seyrettiğimiz dizinin önümüzdeki sayısında ne olacağı, filancanın hakkımda ne dediği, bir diğerinin gözünün üstündeki kaşı ile meşgulken;
- Suriye’nin kuzeyinde sınır komşumuz olacak şekilde bir Kürt devleti kuruldu.
- Devlet Başkanının Türkiye’de yaşayan oğlu yeni devletin anayasasını yazmak üzere Fransa’ya gitti,
- Sadece bu günün şartlarına zemin hazırlamak üzere yaratılmış İŞİD – DAİŞ canavarı da “Kahraman PYD” meydana getirerek misyonunu tamamladı ve yavaş yavaş ortadan kaldırılma sürecine girildi.
- Bölgedeki demografik yapıyı Kürtler lehine değiştirmek üzere bölgedeki Türkmenler ve Araplar o topraklardan uzaklaştırılıyor. Korku ile sınır dışına çıkarılıyor, geri dönüşlerine engel olunuyor. Açılan ve kapanan kapılara dikkat edin.
- Haziran 2004 öncesinde Kerkük Nüfus Müdürlüğü Kürtlerin peşmergeleri tarafından yakıldığında ayyuka çıktı. İşte sarı öküz o zaman verildi.
- Bu 50 milyon nüfuslu yeni Kürdistan Devletinin sadece bir çeyreği. İkinci çeyrek Türkiye topraklarının güneydoğusu…
- İkinci çeyrek in olgunlaşma sürecinin tamamlanması için bir taraftan demokratik yöntemler, siyasi faaliyetler görünümlü bir tiyatro oynanırken diğer taraftan PKK yeniden sınır içinde üs ve ikmal bölgeleri oluşturuyor, sivil yandaşlarına pikaplarla silah dağıtılıyor.
- Bölgede sadece ve sadece KCK-PKK-HDP örgütlenmesine imkân veriliyor. Bunun dışında ne ocaklar, ne cemaatler, ne dernekler, ne de siyasi; hiç gerekçe ile örgütlenmeye yaşam şansı verilmiyor.
Tüm bu gelişmeler göz göre göre, göstere göstere gerçekleşti. İçimizde bu projeden bihaber gaflet uykusundaki büyük çoğunluğun yanında, haberdar olan, ön gören, fark eden, duyan, bilen ve görenlerle ortak olanlar da var.
Gençlerimiz internet, hanımlarımız boş TV dizileri, beylerimiz de siyasetle zehirlenip uyuşturulduğundan meydan ABiDevletlerinsadık hizmetkârlarına kaldı. Hoş proje tamamlandıktan sonra onlarda çırak çıkacak, memleketten kaçıp sığınma talepleri dahi reddedilecekler ama günü birlik çıkarların peşinde hem memleketi hem de kendilerini heba ediyorlar.
Bu gelişmeler kaçınılmaz olarak akla şu soruları getiriyor:
- Koalisyonla hükümet kurarak devleti yönetecek siyasi partilerimizin bu gidişata karşı bir çözüm ve stratejileri var mı?
- Türkiye’ye sığınanlar ne olacak?
- Yurdunu terke etmek zorunda kalmış Türkmenlerin o topraklardaki mülkleri ne olacak?
- İkinci çeyrekte kalan vatan topraklarında bu yeni devlete biat etmeyen Başta Türkler olmak üzere Kürtler ve diğer azınlıkların durumu ne olacak?
- Bu projenin tamamlanmasından sonra içimizdeki siyasi ve sosyal proje ortaklarının hali ne olacak?
Milletimizin siyaset mekanizmasını titreterek politikacıları bir kez daha düşünmeye sevk ettiği gibi başımıza bir musibet gelmeden kendisinin de aklını başına alması zarurettir.
Aksi halde vatan toprağı ayağımızın altından avucumuzun içinden akıp gidecek. Biz BİZ olalım, kafa kafaya yürek yüreğe verelim el ele tutuşalım ve “GAP’ı gaptırmayalım.”